Türkiye’de öncelikli uyuşturucuyla mücadele edilmesi gerekirken, bütün gücüyle alkolle mücadele eden bir hükümet var. Hükümet tarafından alkol düşmanliğının, her şeyin önüne konmasının nedenini anlamak zor. Acaba, alkol kaçakçılığının yeniden ülkenin başına bela mi etmek istiyorlar?
10 eylül’de uygulamaya koyulan saat 22.00’den sonra alkol satma yasağının birçok sorunu beraberinde getireceğini daha önce sizlerle paylaşmıştım Ne yazık ki, bugün söylediklerimin birçoğu, hükümetin yanlış politikası sayesinde yaşanmaya başlamıştır.
Uyuşturucu maddeler, sokaklarımızda önceki dönemlerden daha fazla satılmaya başladı. İç işleri bakanlığı ‘na bağlı emniyet mensupları, uyuşturucuya karşı sokak satıcılarının peşine düşmek yerine, market market gezip alkol satışını önlemeye dönük baskıcı işlemler uyguluyorlar.
Sokakta uyuşturucu satanlar ellerini kollarını sallayarak çalışırken, marketlerinde iş döngüsünü sağlamak için alkollü içki de satan esnafa karşı bir seferberlik ilan edilmiş ve esnaf illegal örgüt mensubu gibi izlenmeye başlamıştır.
Ödediği yüksek vergilerle yıllardır devletin ayakta durmasını sağlayan (alışveriş merkezlerinin yuttuğu) küçük esnaf, büyük bir krize sürükleniyor. En büyük vergi mükellefi olan esnaf, kan ağlıyor. Esnafın işleri yarı yarıya düşmüş durumda. Esnafın krize girmesi, ülke ekonomisini de krize sokacaktır. Hükümet en büyük gelir kaynaklarından biri olan alkollü ürünlerin vergilerinden sağladığı yüksek geliri, kendi ayağına kurşun sıkarcasına yok etmeye çalışıyor. Çünkü, bu uygulamlar ile kaçakçılık yeniden canlanacaktır.
Bütün bunlar, olayın ekonomik boyutudur. Ülkedeki alkol düşmanlığının sosyal boyutu nedir? Onlara da bakalım biraz.
Alkol kullanmak isteyen birisi, akşam alkol alamazsa, belli bir süre sonra uyuşturucu bağımlısı, birahane bağımlısı, bar bağımlısı olabilecektir. Birahane ve bar ortamlarında nüfusun çoğalmasıyla kavgalar ve beraberinde cinayet olaylarının artması söz konusu olacaktır. Alkol yerine uyuşturucu piyasasının daha da artması tehlikesi bulunmaktadır. Hükümetin başındaki başbakan, ‘biz kimsenin sosyal yaşantısına karışmadık” diyor. Peki, kimin ne zaman alkol alabileceğine karışmak, özel yaşama müdahale değil midir?
Ne içeceğimize, ne seyredeceğimize, nasıl yürüyeceğimize, nerede olmamız gerektiğine, ne zaman ne yapmamız gerektiğine karışan bir iktidar istemiyoruz. Özgürlüklerimize el uzatan bir hükümet istemiyoruz.
Bunun için diyoruz ki, iktidarın gerçek alternatifi chp’dir. Demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerimiz için tek seçeneğimiz, chp’dir. Türkiye cumhuriyeti için, bağımsızlığımız için, özgürlüklerimiz için, insan haklarımız için herkesi chp’ye destek olmaya çağırıyorum.
